NAMIK KEMAL

Beyitler

Sana senden gelir bir işte 'dâd' lâzımsa 
Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa. 



Yüksel ki yerin bu yer değildir; 
Dünyaya gelmek hüner değildir. 



Bize gayret yaraşır, merhamet Allah'ındır. 
Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır
 

Namık Kemal

 

Hırraname

Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti 
Yok idi Ni'metinin râhatının hiç adedi 
Çeşmi şehlâ nigehi fârik iken nik ü bedi 
Sardı etrafını bin dürlü adular 
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi 
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi 

Keyfi gelse bıyığın oynatarak mırlar iken 
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken 
Kuyruğu geçse ele dırlanarak hırlar iken 
Sofrada her kedinin def'ini hazırlar iken 
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi 
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi 

Keseyi kapsa dökerdi yere hep pâreleri 
Ciğere işler idi tırnağının yâreleri 
Koşturur oynar idi kukla gibi fareleri 
Deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri 
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi 
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi 

Ürperir tüyleri bir kerre deyince mırnav 
Korkudan başlar idi lerzişe bakkal ile manav 
Saldırırdı âdeme bulmaz ise başka bir av 
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav 
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi 
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi 

Sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi 
Okşamakla tokadı tekmeyi farketmez idi 
Yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi 
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi 
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
 

Namık Kemal

 

Hürriyet Kasidesi

 
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten 
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten 

Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten 
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten 

Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma 
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten 

Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır 
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten. 

Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir 
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten 

Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye 
Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten. 

Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler 
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten. 

Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim 
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten 

Felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke 
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten 

Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette 
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten 

Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi 
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten 

Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar 
Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten 

Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı 
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten 

Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir 
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten 

Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim 
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten 

Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim 
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten 

Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette 
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten 

Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet 
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten 

Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın 
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten 

Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin 
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten 

Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler 
Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten 

Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim 
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten 

Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir 
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten 

Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bidâd 
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten 

Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet 
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten 

Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret 
Ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten 

Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet 
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten 

Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme 
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten 

Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl 
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten 

Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et 
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten 

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar 
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten 




Hürriyet Kasidesi'nin Açıklaması: 

çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek 
kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık. 

kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz, 
mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz. 

eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma; 
yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey kaybetmez. 

vücudun mayası, vatan toprağıdır; 
bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz. 

dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; 
insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir. 

hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile 
geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir. 

insanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir; 
insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler? 

kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır, 
fakat kendi nefsinden utanmaz. 

akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir. 

başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur; 
koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar. 

iktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini sağlar; 
metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer. 

kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar; 
milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma! 

zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir; 
bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın. 

ışık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir; 
tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın. 

biz o osmanlılar boyunun ulu soyundanız; 
mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır. 

biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki 
bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik. 

biz o yüce yaratılışlı milletiz ki 
hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir. 

hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert, 
yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı? 

cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa, 
yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir. 

felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin, 
millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim. 

bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın; 
bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir. 

vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş, 
aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor. 

korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım; 
benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür. 

ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın; 
senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir. 

zulüm ile, işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün; 
eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış. 

gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer; 
ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez. 

ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin. 
gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk. 

şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini gizleme; 
güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın. 

ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun; 
dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin. 

hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir; 
allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun. 

ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı, 
artık gaflet uykusundan uyan!
 

Namık Kemal

 

Kıtalar



Eylemem ölsem de kızbi ihtiyar, 
Doğruyu söyler gezer bir şairim. 
Bir güzel mazmun bulunca, Eşrafa, 
Kendimi hicveylemezsem kafirim! 

II 

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için, 
Gelmesin reddeylerim billahi öz kardeşimi. 
Gözlerim ebna-yi ademden o rütbe yıldı kim, 
İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı 

III 

Vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi; 
Ağlatırtırdı ağzını açsan hükümet ananı! 
Devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide. 
Söyletirler evvela, sonra s..ler ananı! 

IV 

Çekdiğim çevr ü cefanın sebebinden sorma 
Deme kim: -Badıhave menkabe dellalı budur! 
Habs ile, nefy ile, işkence ile ömür geçer, 
İşte Türkiyye'de şair olanın hali budur! 



Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp 
Ki: 'Bunun hal_i hayatına yeri münhal idi 
Sanmayın yavm_i vefatında bilindi kadri 
Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi' 

VI 
Padişahım, bir dirahta döndü kim guya vatan, 
Daima birbaltadan bir şahıhali kalmıyor: 
Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi, 
Gitgide zulmetmeğe elde ahali kalıyor
 

Namık Kemal